Pişmanlık
Pişmanlık duygusu, çoğu zaman, yanlış bir biçimde değerlendirilen, önemli bir duygudur. Halk arasında sıklıkla kullanılan “Yaptıklarımdan hiç pişman olmam” deyişi ya da akıl verenlerin “Boşver gitsin” demeleri, aşırı yalınlaştırılmış ve olumsuz önyargılı yaklaşımlardır. Oysa, çoğu zaman, yapılan bir yanlıştan ya da yapılan kötü bir seçimden sonra yaşanan bir duygu olan pişmanlık duygusu, oldukça karmaşık bir duygudur. Pişmanlık duymak, genelde değerli bir duygudur ve sağlıksız bir duygu olarak görülmemelidir. Pişmanlık duymak, içgörü kazanmaya ve öğrenmeye yardımcı olur ve insanın karşısına çıkan fırsatları, ilişki biçimlerini ve yaşamın kırılganlığını daha iyi anlamasını sağlar. Pişmanlık, bir ölçüde ruhsal sıkıntı veren bir yaşantı ise de, dolayısıyla olumsuz bir duygu olarak değerlendirilebilirse de, “sağlıklı” olumsuz bir duygu olarak görülmelidir. Araştırmacılara göre iki değişik tür pişmanlık vardır:
• Birincisi, kişinin yaptıklarından ötürü duyduğu pişmanlık, “eylem pişmanlığı”; diğer bir deyişle, yaptığı yanlışlardan, yaptığı kötü seçimlerden, attığı yanlış adımlardan kaynaklanan pişmanlık…
• İkincisi, kişinin yapmadıklarından ötürü duyduğu pişmanlık, “eylemsizlik pişmanlığı”; diğer bir deyişle, fırsatları iyi değerlendirememekten kaynaklanan pişmanlık…Geçen zaman dilimi ile, duyulan pişmanlığın türü arasında da genellikle bir ilişki vardır. Şöyle ki,• Kısa süreli pişmanlıklarda (daha çok, son bir yıl içinde ortaya çıkan), insanlar, kaçırdıkları fırsatlardan çok, yaptıkları yanlışlar gibi, yaptıkları eylemler için pişmanlık duyarlar.
• Daha uzun bir süre geçtikten sonra ise, yaptıkları yanlışlardan çok, yapmadıkları eylemler için pişmanlık duyma eğiliminde olurlar.Davidai ve Gilovich’in yaptığı araştırmalar, ruhsal dünyamızda üç değişik tür “benlik algısı” olduğu görüşünün ortaya çıkmasına yol açmıştır. Bunlar, “gerçek benlik”, “olması gereken benlik” ve “ülküsel benlik”tir. Pişmanlık, ülküsel benliğinizin (olmayı düşlediğiniz ya da olabileceğinizi düşündüğünüz insan), gerçek benliğinizden (gerçekte olduğunuz insan), ne ölçüde sapma gösterdiğine bağlı olarak ortaya çıkan bir duygudur. Olması gereken benlik ise (aile öykünüze, kişisel değerlerinize, dinsel inançlarınıza vb. dayalı olarak, olmanız gerektiğini düşündüğünüz insan), yaptığınız eylemlerin, kendi törel (ahlaki) değerlerinizle çeliştiğinde ortaya çıkan pişmanlık duygusunun sorumlusudur. İnsanların birçoğu, aşırı abartılı ve gerçekçi olmayan bir ülküsel benlik geliştirdiklerinden ötürü, gösteremedikleri başarılar için, kendilerine olan saygılarına yitirirler.
Yapılan bilimsel araştırmalarda, pişmanlık duygusunun başlamasının ve sürmesinin belirli birtakım ardışık evrelerden geçtiği saptanmıştır:
(1) Yadsıma (yaptığı yanlışın ya da verdiği kötü kararın bir etkisi olmayacaktır diye düşünme); (2) şaşkınlık (böyle bir şey yaptığına ya da yaptıklarının böyle bir sonuç doğurduğuna inanamamaktan kaynaklanan, kendine yabancılaşma duyumu);
(3) yaptığı yanlıştan ya da verdiği kötü karardan ötürü kendini cezalandırma isteği ve
(4) düşünüp durmaktan kendini alıkoyamama (çoğu zaman, kendini de aşağılayarak, ne olup bittiğini uzun uzadıya düşünme). Üçüncü evreyle, dördüncü evre arasında süreğen bir döngü olursa, pişmanlık duyma, artık kendi başına bir sorun olmuş olur. Kişinin neden olduğu olumsuz durumu değiştirme olanağı ne denli düşükse, düşünüp durma döngüsü o denli uzun sürecek ve kişinin acı çekmesine, kendisini değersiz hissetmesine ve sonuç olarak yoğun bir kaygı ve çökkünlük duymasına yol açacaktır. Dolayısıyla, pişmanlık duyma, kişiye bir içgörü kazandırıp, daha sonra, daha iyi kararlar vermesi için yararlı olacakken, utanç ve suçluluk duyma gibi sağlıksız olumsuz duyguların ortaya çıkmasına neden olabilir.
Buradan olmak üzere, yapılan bir yanlış ya da verilen yanlış bir kararla yüzleşmek, diğer bir deyişle, bir insan olarak yanlış yapabileceğini kabullenmek, yaptığından pişman olmanın sağlıklı bir yaklaşım olduğunu düşünmek, atılması gereken ilk adım olmalıdır. Sonrasında, nasıl daha doğru davranılabilirdi ya da nasıl daha doğru bir karar verilebilirdi, bunun üzerinde düşünmek gerekir. Kazanılan deneyimden ötürü bir içgörü kazanmayı sağlıyor ve daha sonrası için, daha iyi davranılmasını ya da daha doğru kararlar verilmesini sağlıyorsa, “Keşke” demenin ve pişmanlık duymaktan kaçınmanın bir anlamı yoktur…