Demokrat Olmak
Demokrat olmak ne demektir?..
İnsanların, dış dünyayla olan ilişkileri, kendi iç dünyalarında, kendi kendileriyle kurdukları ilişkilerin dışa yansımalarından oluşur. “Dünya bizim aynamızdır; içimizde ne varsa, dışarıda da onu görürüz.”
Kendi içinde, kendine karşı bile demokrat olamayanlar, bulundukları ortamlarda da demokrat olamazlar.
Kendi içinde demokrat olabilmek ne demektir?..
Kendi içinde demokrat olabilmek demek, esnek düşünebilmek demektir.
Kendi içinde demokrat olabilmek demek, kendini geliştirmeye, kendini yenilemeye açık olmak demektir.
Kendi içinde demokrat olabilmek demek, yeni görüş ve düşüncelere açık olmak demektir.
Kendi içinde demokrat olabilmek demek, yeni bilimsel kanıtların, yeni verilerin ve bilgilerin ışığında düşüncelerini değiştirebilmek demektir.
Kendi içinde demokrat olabilmek demek, kendi doğrusunun en doğru olmayabileceğini kabul edebilmek demektir.
Ayrıca, toplum içinde, bir arada yaşamanın törel (ahlaki) ve yasal kurallarına uymak koşuluyla,
herkesin kendisi olmaya hakkı vardır;
herkes, kendi özdeğerlerine göre yaşayabilir;
herkesin, tartışmaya açmak istemediği, kendince kutsal değerleri olabilir;
herkes, evrenin bilinmezliğini kendince açıklayabilir;
herkes, kendi bakış açısıyla haklı olabilir;
herkes, kendisi için belirlediği, kendisi için anlamlı bulduğu amaçlarının peşinde koşabilir;
herkes için yaşam daha değişik bir anlam taşıyabilir;
herkes, kendi amaçlarına ulaşmak için kendince doğru bulduğu yolu izleyebilir
diyebilmek ve başkalarına özgürlük tanıyabilmek demektir.
Ayrıca, başkalarına, kendisine davranılmasını istediği gibi davranabilmektir. (Bir bakış açısıyla, başkalarına kötü davrananlar, gerçekte kendilerini sevmeyen ve kendilerine saygı duymayan kişilerdir.)
Herkesden değişik olmaktan değil, herkese benzer olmaktan korkmalıyız. Tek sesli değil, birlikte güzel ezgiler çıkaran, çok sesli bir toplum olabilmeliyiz. Demokrasi budur…
Birbirimizin özgürlük alanına girmedikçe; birbirimizin ayağına basmadıkça; birimiz, bir diğerimizin aldığı soluğu tüketmedikçe; birbirimizden değişik düşünelim, bunun hiçbir sakıncası yoktur…
Kendi düşüncelerini başkalarına dayatmaya çalışmak (“Herkes benim gibi düşünmeli!..” demek), hatta bunun için şiddet yoluna başvurmak, kişinin kendisiyle ve kendi düşünceleriyle barışık olmadığının, kendi düşüncelerini içselleştiremediğinin ve kendi düşünceleriyle içten içe büyük bir çatışma içinde olduğunun ve bunu dışa vurduğunun en büyük göstergesidir. Oscar Wilde, “Herkes benim gibi düşünüyorsa, yanılmış olmaktan korkarım” demiştir ve belirli tek bir görüşün dayatılmasının ne denli sağlıksız olduğuna vurgu yapmıştır…
Ancak, kendi içinde demokrat olabilenler, toplumda da demokrat olabilirler. Yeni ortaya çıkan veriler, bilgiler, kanıtlar ve koşullar karşısında, daha değişik düşünmeye, seçenek düşünceler geliştirmeye yatkın olursak, yaratıcı düşünebilirsek, ancak o zaman kendi içimizde demokrat olmuş oluruz ve ruh sağlığımızı koruyabiliriz. Aynı düşüncelerle yola çıkıp, benzer biçimde davranıp, değişik sonuçlar alabileceğini ummak, kendi başına bir ruh sağlığı bozukluğu nedenidir. İşte bu yüzden, kesin inançlı (dogmatik) düşünenlerin, genelde ruh sağlıklarının bozuk olduğundan söz edilebilir. Çünkü kendi doğruları, en doğrudur ve böyle düşünüyor olmaları, her ne sonuç getiriyor olursa olsun, bundan bir türlü vazgeçemezler ve hiçbir biçimde, kökleşmiş yerleşik düşüncelerini sorgulamazlar. Richard Feynman’in güzel bir sözü vardır: “Sorgulanmayan yanıtlarım olacağına, yanıtlanamayan sorularım olsun isterim” der. Bilinmezliklerle barışık olabilmek (bilinmezlikler için uyduruk açıklamalar yapmamak) ne denli önemli ise, verilen hiçbir yanıtı “kesin doğru” olarak kabul etmemek de o denli önemlidir…
İster birey düzeyinde olsun, ister toplum düzeyinde… demokratlık, bir yönetim biçimi olmaktan çok, bir ilkeler topluluğudur ve gerek toplumun, gerekse o toplumu oluşturan bireylerin ruh sağlıklarının önemli bir belirleyicisidir…