Çocuk Yetiştirme biçimleri
Gelişim psikologları, anababaların, çocuk yetiştirme tutumlarının, çocuklar üzerinde ne gibi etkiler gösterdiği üzerinde çok çalışmışlardır. Ancak, anababaların özel birtakım tutumları ile çocuk davranışları arasında gerçek bir neden-sonuç ilişkisi kurmak öyle kolay değildir. Çünkü, çok değişik ortamlarda büyüyen çocuklar, daha sonra, çok benzer kişilik özellikleri sergilerlerken; aynı ev ortamında büyümüş olan çocukların, daha sonra, çok değişik kişilik özellikleri ortaya çıkabilmektedir. Araştırmacılar, yine de, anababalık tutumları ile bunların çocuklar üzerine olan etkileri arasında birtakım bağlantılar bulmuşlar ve bu etkilerin erişkin davranışlarına taşındığını öne sürmüşlerdir.
1960’lı yıllarda psikolog Diana Baumrind, yaptığı çalışmalarla, birtakım anababalık tutumu boyutlarının olduğunu ileri sürmüştür. Yaptığı araştırmalarda, terbiye yöntemi, içtenlik ve sıcaklık gösterme, iletişim biçimi, olgunluk gösterme ve özdenetim sağlama beklentileri gibi boyutları ele almıştır. Baumrind, bu boyutlara göre, anababaların çok büyük bir çoğunluğunun, üç anababalık tutumundan birini gösterdiğini ileri sürmüştür. Maccoby ve Martin, daha sonra yaptığı çalışmalarla, bunlara, dördüncü bir anababalık tutumu biçimini daha eklemiştir. Bunların her birinin, çocuk davranışı üzerine değişik birtakım etkilerinin olduğu görülmüştür.
Buyurgan anababalık tutumunda, çocukların, anababaları tarafından belirlenen katı kurallara uymaları beklenir. Bu kurallara uyulmaması genellikle cezalandırılmaya neden olur. Bu anababalar, koydukları kuralların nedenlerini açıklamazlar. Açıklamaları istendiğinde, “Çünkü ben öyle istiyorum” derler.
Böyle anababaların yüksek beklentileri olmakla birlikte, bu kişiler, çocuklarına çok karşılık veren anababalar değildirler. Çocuklarının çok sıra dışı davranmalarını ve hiç yanlış yapmamalarını beklerler, ancak ne yapmaları ya da ne yapmamaları gerektiği konusunda onlara pek yol göstermezler. Yaptıkları “yanlış”lardan ötürü çocuklarını oldukça ağır bir biçimde cezalandırırlar, ancak cezalandırılan çocuklar, çoğu kez, ne’yi yanlış yaptıklarını anlayamazlar ya da kavrayamazlar.
Baumrind, bu anababaların, boyun eğmeye önem verdiklerini ve bir açıklamada bulunmadan, verdikleri komutlara uyulmasını gerektiğini düşünen anababalar olduklarını söylemiştir. Bu anababalar, genellikle, baskı altında tutan ve buyurgan anababalar olarak tanımlanırlar. Çocuklarının, sorgulamadan boyun eğmelerini beklerler.
Söz geçirebilen anababalık tutumunda da, buyurgan anababalık tutumunda olduğu gibi, çocukların uyması gereken birtakım kurallar ve ilkeler vardır. Ancak bu anababalık tutumu çok daha “demokratik”tir ve özerkliğe saygı duyar.
Söz geçirebilen anababalar, çocuklarına karşılık veren ve onların sorularını dinlemeye istekli olan anababalardır. Bu anababaların çocuklarından beklentileri çoktur; ancak kendileri de çocuklarına yeterli desteği, geri bildirimi ve sıcaklığı verirler. Çocukları, onların beklentilerini karşılayamadığında, sevgi gösterme tutumlarını sürdürürler ve cezalandırıcı olmaktan çok bağışlayıcı olurlar.
Baumrind, bu anababaların, çocuklarının davranışlarıyla ilgili olarak açık birtakım ölçüler belirlediklerini söylemiştir. Bu anababaların, kendilerini doğru ortaya koyan, ancak kısıtlayıcı ve bulaşıcı olmayan anababalar olduklarını belirtmiştir. Terbiye yöntemlerinin, cezalandırıcı olmaktan çok, destekleyici olduğunu söylemiştir. Çocuklarının da sorumluluk sahibi kişiler olmalarını, işbirliği yapmaya yatkın olmakla birlikte özyönetimlerini ve özdenetimlerini gerçekleştirebilen ve kendini doğru ortaya koyabilen çocuklar olmalarını istediklerini vurgulamıştır. Dolayısıyla bu çocuklar özerk davranma yetisi geliştirebilmektedirler.
Göz yuman anababalar olarak da adlandırılabilen hoşgörülü anababaların çocuklarından çok az beklentileri vardır. Bu anababaların, çocuklarını terbiye etmek gibi bir kaygıları pek yoktur, çünkü çocuklarının olgunlaşmasıyla ve özdenetim sağlayabilmeleriyle ilgili beklentileri oldukça düşüktür.
Baumrind’e göre hoşgörülü anababalar, dayatmacı olmaktan çok karşılık vericidirler. Sevecendirler, çocuklarından olgun davranışlar beklemezler ve yüzleştirmekten kaçınırlar. Hoşgörülü anababalar, çocuklarıyla, genellikle sevgi dolu bir yaklaşım ve iletişim içinde olurlar, anababa olarak davranmaktan çok bir arkadaş gibi davranırlar.
Baumrind’in tanımladığı başlıca üç anababa tutumuna ek olarak psikologlar Eleanor Maccboy ve John Martin dördüncü bir tutumu daha eklemiştir. Bu da ilgisiz ya da savsak (ihmalkar) anababalık tutumudur. İlgisiz anababalık tutumu, çok az beklenti, düşük karşılık verme ve çok az iletişim kurma ile belirlidir.
Bu anababalar, çocuklarının temel gereksinmelerini karşılarlar, ancak çocuklarının yaşamından kopukturlar. Çocuklarına yiyecek ve bir barınak sağlıyorlardır, ancak yol gösterici bir tutumları yoktur, onların yaşamını yapılandırmazlar, kurallar koymazlar, hatta destek bile olmazlar. Bu anababalar, aşırı durumlarda, çocuklarının gereksinmelerini bile görmezden geliyor ya da gözardı ediyor olabilirler.
Söz konusu anababalık tutumlarının çocuklar üzerinde birtakım etkileri olur:
- Buyurgan anababalık tutumu, genellikle boyun eğen ve becerikli çocuklar yetişmesine yol açar; ancak bu çocukların mutluluk ve toplumsal yeterlilik düzeyi daha düşük olur. Böyle bir anababalık tutumu sergileyen anababalar, çocuklarını, benlik algısı açısından düşük benlik saygısı olan çocuklar olarak yetişirler. Bu çocuklar, duygularına güvenmezler, davranışlarını iyi yönetemezler. Toplumsal becerileri gelişmiş değildir, yaşıtlarıyla iyi geçinemezler. Okulda derslere odaklanmakta güçlük çekerler ve orta düzeyde bir başarı gösterirler.
- Söz geçirebilen anababalık tutumu izleyen anababaların çocukları genellikle başarılı, yeterli ve mutlu olurlar. Bu anababalar, adil davrandıkları için, çocukları onların isteklerine uyma eğilimi gösterirler. Bu anababalar, kural koydukları gibi, koydukları kuralların gerekçelerini de açıkladıkları için çocukları bunları içselleştirirler. Dolayısıyla, yalnızca korktukları için değil, içten içe inandıkları için de bu kurallara uyarlar. Böyle bir anababalık tutumu sergileyen anababaların çocukları benlik algısı açısından yüksek benlik saygısı olan, kendini doğru ortaya koyabilen çocuklar olarak yetişirler. Duygularına güvenirler, bunları iyi yönetirler ve özdenetim sağlayabilirler. Toplumsal beceriler açısından, sorumluluk sahibi olarak yetişirler, daha az yaşıt baskısı altında kalırlar, yaşıtlarıyla iyi geçinirler ve eşduyum yapabilirler. Okul açısından, iyi birer öğrenicidirler, daha kendilerine güvenli ve başarılı olurlar.
- Hoşgörülü ve göz yuman anababaların çocuklarının mutluluk düzeyi ve özyönetim becerileri düşük olur. Bu kişiler, üstleriyle sorunlar yaşarlar ve okulda başarısız olma eğilimi gösterirler. Böyle bir anababalık tutumu sergileyen anababaların çocukları, benlik algısı açısından yüksek benlik saygısı olan, kendine güvenli, daha az sorumluluk sahibi ve dürtüsel olarak yetişirler. Duyguları iniş çıkışlıdır, ancak duygularını dile getirebilirler. Toplumsal beceriler açısından, arkadaşlıklarını sürdürmekte güçlük çekerler. Okula karşı ilgileri düşük olur.
- İlgisiz ve savsak anababalık tutumu, bütün anababalık tutumları içinde, yaşam alanlarında en kötü sonuçlara neden olan tutumdur. Bu kişilerin çocukları özdenetim sağlamakta güçlük çekerler ve yaşıtlarına göre daha yetersiz olurlar. Böyle bir anababalık tutumu sergileyen anababaların çocukları, benlik algısı açısından düşük benlik saygısı olan, kendine yeterince güveni olmayan, kendini ve başkalarını pek sevmeyen çocuklar olarak yetişirler. Duygularını saklarlar, duygusal iniş çıkışlar gösterirler ve duygularını yaşamaktan kaçarlar. Toplumsal beceriler açısından, içe kapanıktırlar, saygısız ve güvensizdirler. Okul başarıları düşüktür ve kendi başlarına pek başarılı olamazlar, hep destek almaları gerekir.
Tek başına anne ya da babanın anababalık tutumu değişik olabilir. Sözgelimi, anne söz geçirebilen bir anababalık tutumu sergilerken, baba hoşgörülü bir anababalık tutumu gösterebilir. Bu durumda, çocuk, karışık birtakım iletiler alır, bu da işi daha da karmaşıklaştırır. Bu yüzden, anababaların, söz geçirebilen anababalık tutumu izlemeye çalışmalarının yanı sıra, işbirliği yapmayı da öğrenmeleri ve ortak birtakım iletiler göndermeyi sağlamaları gerekir.