Suçlama Oyunu
İnsanlar, olumsuz birtakım olaylarla karşı karşıya kaldıklarında, bir uçta, tümüyle bir başkasını ya da başkalarını “suçlama”; diğer uçta, “bütün sorumluluğu üzerine alma” ile belirli kapsamda bir tutum içine girerler. Bu çizginin, aşırı suçlama ucunda, başlarına gelen istenmedik her olayda, her zaman, bir başkasını ya da başkalarını suçlarlar. Bu çizginin öbür ucunda, başlarına gelen istenmedik her olayda, bu, hiç kendi ellerinde olmayan bir olay bile olsa, kendilerini suçlama eğiliminde olurlar. Bu ikinci durum, daha çok yoğun bir çökkünlük (depresyon) içinde olan insanlar için geçerli olan bir durumdur.
İnsanların “suçlama oyunu” oynuyor olmalarının birtakım nedenleri vardır:
Suçlamak, çok etkili (ancak sağlıklı olduğu tartışmalı) bir savunma düzeneğidir. Buna, ister yadsıma, ister yansıtma, isterse yerine geçme diyelim; suçlamak, kişinin, kendi eksikliklerini ya da başarısızlıklarını görmesinden kaçmasını sağlayarak, kendi benlik saygısını sözümona korumasına yardımcı olur.
Suçlamak, insanların saldırıya geçtiklerinde kullandıkları bir gereçtir. Yıkıcı bir çatışma çözme yöntemi olarak suçlama, insanların karşılarındaki kişileri kırmak ya da incitmek için kullandıkları bir yol ya da yöntemdir.
İnsanlar, başkalarının davranışlarının altında yatan nedenleri anlamakta genellikle yetersiz kalırlar. Karşılarındaki kişilerin davranışlarıyla ilgili olarak yanlış birtakım çıkarımlarda bulunabilirler. Bu kişilerin gerçek niyetleriyle, ortaya çıkan sonuçlar arasında yanlış bir ilişki kurabilirler, dolayısıyla suçlama eğiliminde olabilirler.
Sorumluluğu üzerine almaktansa, bir başkasını suçlamak, insanlara çok daha kolay gelir. Bir “günah keçisi” bulmak, en kolay avcılık yöntemidir. Oysa, istenmedik bir durum ortaya çıktığında, karşısındakini suçlamak ya da bütün sorumluluğu üzerine almak ikilemi karşısında, kişi, söz konusu olayda kendi katkı payını daha doğru değerlendirebilse, yaşanan olaydan bir ders çıkarmış olur.
İnsanların kolaylıkla yalana başvurma eğilimleri vardır. Yaşanan olayda, kişi kendi sorumluluk payını biliyor olsa da, yalan söylemek ve bir başkasını suçlamak kolayına gelebilir ve bu yalanının hiçbir zaman açığa çıkmayacağı beklentisi içine girebilir.
Ancak, diğer oyunlardan çok daha değişik olarak, insanlar, suçluluk oyununu ne denli çok oynarlarsa, o denli çok yitirirler. Yapılan bütün araştırmalar, her konuda, her zaman, başkalarını suçlama eğilimi olanların, giderek gözden düştüklerini, zamanla, içinde bulundukları konumdan çok daha aşağı bir konuma indiklerini, daha az öğrendiklerini ve giderek daha kötü işler çıkarttıklarını göstermiştir. Ortaya çıkan istenmedik bir durum karşısında, hemen bir başkasını ya da başkalarını suçlamak yerine, insanın kendi sorumluluk payını kabullenmesi, olumsuz yaşantılardan ders çıkarmasını, dolayısıyla gelişmesini sağlar.
İstenmedik olumsuz bir durum karşısında yapılması gerekenler şunlar olabilir:
Yaptığınız yanlışlardan ötürü başkalarını suçlamayın. Doğal olarak böyle bir eğilim gösterebilirsiniz, öncelikle böyle bir eğilim gösterdiğinizin ayrımına varmalı ve gösterdiğiniz bu eğiliminize karşı direnmelisiniz. Böylece, çevrenizdekilerden daha çok saygı görürsünüz ve insanlar, size, daha büyük bir yakınlık duyarlar.
Kendi yanlışlarınızın sorumluluğunu üzerinize alarak başkaları için iyi bir örnek olabilirsiniz. Suçlamak bulaşıcıdır, siz her durumda suçlayıcı olursanız, başkaları da her durumda suçlayıcı olmaya başlarlar; bu yaklaşımın, bulunduğunuz ortamda bir salgına dönüşmesine neden olmayın.
Her zaman öğrenmeye odaklanın. Yanlış yapmaktan kaçınmak uğruna, hiçbir şey yapmamayı seçmek yerine, yapılabilecek yanlışlardan bir ders çıkarma alışkanlığını edinebilir ve bunu yaygınlaştırabilirsiniz. Bir bilge ne güzel söylemiş: “Bugünkü aklım olsaydı, geçmişte yaptıklarımın bir kesimini yapmazdım; ancak o yaptıklarımı yapmasaydım, bugünkü aklım olmazdı.”
Geçmişten çok geleceğe odaklanmanız gerekir. Geçmişte yaşananlar, geçmişte kalmıştır ve olan olmuştur; önemli olan, bu andan başlayarak daha sonra neler yapılabileceğidir.
Suçlayacak iseniz, bunu yapıcı bir biçimde yapmaya çalışın. Birini eleştirecek, ona birtakım önerilerde bulunacak ya da suçlayacak iseniz, bunu herkesin içinde yapmamanız gerekebilir. Bu gibi durumlarda, başlıca amaç, yapılan yanlışların bir öğrenme yaşantısına dönüşmesini sağlamaktır, yoksa başkalarını aşağılamak ya da bir başkasını, başkalarının gözünde küçük düşürmek değil…
Sonsöz: “Vücudunuzun şeklinden ötürü gölgenizi suçlayamazsınız…”