Dünya Görüşü
İnsanların nasıl bir dünya görüşü benimsediklerinin, nasıl bir yaşam sürdürdükleriyle doğrudan bir ilişkisi vardır. Benjamin Barber adlı bir siyasal kuramcı, “Dünyayı güçsüzler ve güçlüler, başarılılar ve başarısızlar diye ikiye ayırmıyorum… Dünyayı, öğrenenler ve öğrenmeyenler olarak ikiye ayırıyorum” demiştir. Yapılan yanlış, bir öğrenme yaşantısına dönüşürse, artık yanlış olmaktan çıkar, bir bedel ödenerek alınmış bir ders olur.
Gerçek başarı, başkalarından daha iyi olmak değil, kendimizin en iyisi olmaktır. Başarısızlığı kınanacak bir durum olarak değil, karşımıza çıkmış bir fırsat olarak görebiliriz. Başarının anahtarı ise daha çok çaba göstermektir. Bir aşamada başarısız olmamışsanız, kendinizi yeterince zorlamamışsınız demektir. Önemli olan düşmemek değil, düştüğünde, daha güçlenerek, yeniden ayağa kalkabilmektir.
İnsanların, amaçlarına ulaşmak için iki değişik tür nedenlerinin olduğundan söz edilir. Öğrenme odaklılar, merak ve yeni beceriler geliştirme isteği gibi içsel nedenlerle yola çıkarlar. Amaçlarına ulaşmak isterler, çünkü bilgi edinmek isterler ve daha önemlisi, yaptıkları yanlışları, öğrenme sürecinin bir aşaması olarak görürler. Başarım (performans) odaklılar, benlik saygılarını yükseltmek gibi dışsal nedenlerle davranırlar. Başkalarının onları beğenmesi, onlara değer vermesi için çalışırlar. Sözgelimi, okulda, onlar için iyi not almak, ne öğrendiklerinden daha önemlidir. Ancak yapılan çalışmalar, öğrenme odaklıların daha uzun süreli çalıştıklarını ve yaşamda daha başarılı olduklarını, çünkü yaptıkları çalışmalardan zevk aldıklarını göstermiştir.