Mutluluk
Mutluluk, yaşam doyumu ile duygusal iyilik durumunun bir bileşkesidir. Duygusal iyilik durumu, olumsuz duygulardan daha çok olumlu duygular yaşıyor olmaktır.
Olumlu duygular, çok değişik biçimlerde ve yoğunluklarda kendilerini gösterirler. Başlıca olumlu duygular, sevinmek, eğlenmek, ilgi duymak, esinlenmek, onur duymak, derin bir saygı ya da sevgi duymak, gönül borcu duymak (şükretmek, minnettarlık) ya da dingin (huzurlu) olmaktır.
Olumlu duygular yaşamak ya da daha genel bir deyişle olumluluk, olaylara daha geniş bir bakış açısıyla bakmayı, daha başka olasılıkları ve seçenekleri görmeyi, karşılaşılan istenmedik olayları daha kolay atlatmayı, başkalarıyla daha iyi bir iletişim ve ilişki kurmayı, kişinin olabileceğinin en iyisi olmasını ve kendisine daha iyi bir gelecek hazırlayabilmesini sağlar. Yapılan çalışmalarda, genelde olumlu bir tutum sergileyenlerin, on yıla dek, daha uzun bir süre yaşadıkları bulunmuştur. Olumluluklar birikince genel mutluluk düzeyi artar. Ancak olumluluk, kendi başına bir amaç değil, yaşam yolculuğu sırasında kullanılan bir araçtır.
Olumlulukla ilgili tanımlanan altı gerçek vardır:
1. Olumluluk, kendimizi iyi hissetmesini sağlar. Yaşadığımız bu duygular da daha nitelikli bir yaşam sürmemizi sağlar.
2. Olumluluk, zihnimizin çalışma biçimini değiştirir. Olumluluk, daha yaratıcı olmamızı sağlar. Yüreğimizi ve zihnimizi açar. Bunlar arasında karşılıklı bir besleme de vardır. Açık olmak da olumluluğu artırır. Açık olmak, ağaçları ve ormanı birlikte görmemizi sağlar. Dolayısıyla olumluluk, görme alanımızı genişletir. İş yaşamında bile, olumlu bir yaklaşımla pazarlık yapanların daha iyi sonuçlar elde ettikleri saptanmıştır.
3. Olumluluk, geleceğimizi dönüştürür. Olumluluk, içsel kaynaklarımızı uyandırır, harekete geçirir. Yüreğimiz ve zihnimiz açılınca yeni beceriler geliştirir, yeni bağlantılar kurar, yeni bilgiler edinir ve yeni bir benlik kazanırız. İnsanlar kendilerini iyi hissettikleri zaman başkalarına da iyi davranırlar. Olumlu olmak çevremizdekilere de bir güç verir. Olumluluk bulaşıcıdır. Başkalarıyla olan bağlarımızı da güçlendirir. Oysa olumsuzluk iticidir, başkalarını bizden uzaklaştırır.
4. Olumluluk, ruhsal açıdan daha dayanıklı olmanızı sağlar.
5. Olumluluk, bir kıvılcımdır, eyleme geçiren bir etkendir. Olumlu bir tutum sergileyerek yapacağımız küçük bir değişiklik, yaşamımızda çok büyük bir fark yaratabilir.
6. İstersek ve bunun için çaba gösterirsek daha olumlu olabiliriz.
Ancak, her an olumlu olmak da olanaklı değildir, bu insanın doğasına aykırıdır. Yukarıda belirtildiği üzere, olumluluk oranının (yaşanan olumlu duyguların olumsuz duygulara olan oranının) 3’e 1 olmasının yeterli olduğu bulunmuştur. Bu oran, ardışık olaylar için belirlenmiş bir oran değil, genel bir orandır. Olumsuzluk da insan için önemlidir. En mutlu insanlar bile, birtakım olaylar karşısında üzülür, kaygılanır ya da kızarlar. Ancak olumluluk oranının 3’e 1’in üzerinde olan kişilerin kendilerini daha çok geliştirdikleri saptanmıştır.
İnsanların olumlu olup olmamaları, büyük ölçüde nasıl düşündüklerine bağlıdır. Olumlu duygular da, diğer bütün duygular gibi, olayları nasıl yorumladığımızla yakından ilişkilidir. Olumluluk, karşılaşılan durumlarda ya da yaşanan olaylarda, bir anlamda “iyi”yi bulmak demektir, olayın “iyi” yanını görmek demektir. “Kötü” ya da “yanlış” aranacak olursak çok sayıda bulunur, ancak sonunda mutsuz olunur.
Genel olumluluk oranımızı belirleyen önemli bir etken yaradılışımız ya da diğer bir deyişle kalıtımımız ise de, bu etken ancak yaklaşık yüzde elli oranında belirleyicidir. Diğer yarı, içinde bulunulan koşullara ve nasıl düşünüldüğüne bağlıdır. Yeni düşünme yöntemleri belirlenirse, bu oran değiştirilebilir. Üçe bir oranının üzerine çıkılınca, daha mutlu ve kendine yeter biri olmanın ötesinde, yaratıcı, ruhsal açıdan daha dayanıklı, üretken ve hepsinden belki de daha önemlisi, kendini geliştiren ve her geçen gün daha iyiye giden bir birey olunabilir.
Olumluluk oranını yükseltmenin en hızlı ve en etkin yolu olumsuzluğu azaltmaktır. Burada önemli olan, olumsuzluğu tümüyle ortadan kaldırmak değil, azaltmaktır. Kimi zaman olumsuz duygular yaşamak da uygun ve yararlı olur. Burada da önemli olan, uygunsuz ya da gereksiz olumsuzluğu azaltmaktır. Gereksiz olumsuzluk, ne yararlı, ne de sağlıklıdır. Sağlıksız olumsuz duyguları ortadan kaldırmanın yolu da, bunların öncesinde yer alan akılcı olmayan düşünceler üzerinde yeniden düşünmek, bunların yerine akılcı düşünceleri koymaktır. Bütün duygularımızın arkasında bizim olayları nasıl algıladığımız, olayları nasıl değerlendirdiğimiz ve olayları nasıl anlamlandırdığımız yatar; diğer bir deyişle, olaylara ilişkin algılarımıza, değerlendirmelerimize, anlamlandırmalarımıza ve nasıl bir anlam yüklediğimize göre duygularımızın değiştiğini düşünerek, olaylara daha değişik bir anlam yükleyerek yaşadığımız duyguları değiştirebiliriz.
Olumluluk oranını yükseltmenin diğer bir yolu da olumlu yaklaşımlarda bulunmaktır. İyilik yapabiliriz. Sahip olduklarımız için gönül borcu duyabiliriz (şükredebiliriz). İçinde bulunduğumuz durumların ve karşılaştığımız olayların iyi yanlarını görebiliriz. Gelecekte nelerin daha iyi olacağını görselleştirebiliriz. İnsan ilişkilerimizi artırabiliriz. Doğaya çıkabilir ve doğayla iç içe olabiliriz. Tutkularımızın doğrultusunda ilerleyebilir, güçlü olduğumuz alanları işe koşabiliriz. Bütün bunlar, istendiği zaman, olumluluğu artırmak için yapılabilecek küçük değişikliklerdir. Bunları yapınca, sevinir, eğlenir, ilgi duyar, esinlenir, onur duyar, derin bir saygı ya da sevgi duyar, gönül borcu duyar (şükreder) ya da dingin (huzurlu) oluruz.