Çatışmaların Çözümü
Sürdürülen ilişkilerde zaman zaman birtakım çatışmalar olması kaçınılmazdır. Ancak, çatışma yaşanıyor olması bir sorun değil, çatışmanın nasıl ele alındığı genelde bir sorundur. Yaşanan çatışmalar, insanları birbirlerine daha çok yakınlaştırabileceği gibi, onları birbirlerinden de kopartabilir. İletişim becerilerinin yetersiz olması, yanlış anlamalar, uzlaşmazlıklar, insanların birbirlerine öfke duymalarına ve birbirlerinden uzaklaşmalarına neden olabilir.
İlişkinizde bir çatışma yaşadığınızda bütün iletişim becerilerinizi sergilemeniz gerekir.
Bir çatışma yaşarken, geçmişte kalmış birtakım konuları da gündeme getirme eğiliminde olabilirsiniz ve sizi geçmişte rahatsız etmiş olan bütün konuları dile getirivermek isteyebilirsiniz. Ancak bu yaklaşım, o sırada öncelikli olarak ele alınması gereken konuyu gölgeler ve tartışmanın odağı değişir. Yapılan bir tartışma sırasında, geçmişte kalmış konular ya da geçmişte yaşanmış incinmişlikler, kırılmışlıklar gündeme getirilmemeli; o sıradaki soruna, yaşanan duygulara, birbirinizi anlamaya ve ortak bir çözüm bulmaya odaklanmalısınız.
İnsanlara, genellikle, karşılarındaki kişiyi dinlediklerini düşünürler; oysa, genelde, karşılarındaki kişi sözünü bitirince (ya da sözlerini keserek) ne söyleyeceklerine hazırlanırlar. Gerçek iletişim iki yönlü bir yoldur. Bunu yapmak oldukça güç olsa da, gerçekten karşınızdaki kişinin ne söylediğini dinlemeye ve anlamaya çalışın. Sözünü kesmeyin. Söyledikleri karşısında hemen savunmaya geçmeyin. Yalnızca dinleyin ve karşınızdaki kişinin söylediklerini geri yansıtarak, dinlediğinizi ve onu anlamaya çalıştığınızı gösterin. Böylece, söylediklerini daha iyi kavrayacak ve sırası gelince, onun da sizi dinlemeye istekli olmasını sağlayacaksınız.
Hepimiz, bir çatışma yaşarken, dinlenilmek ve anlaşılmak isteriz. Karşımızdaki kişinin bizi anlamasını, bizim bakış açımızı görmesini sağlamak için genelde çok konuşuruz. Bu, oldukça anlaşılabilir bir durum olmakla birlikte, anlaşılmayı çok istiyor olmak kimi zaman ters tepebilir. Hep bunu yapacak olursak ve karşımızdaki kişinin bakış açısına anlamak için bir çaba göstermeyecek olursak, kimse anlaşıldığını düşünmemeye başlar. Karşınızdaki kişinin olaya nasıl baktığını anlamaya çalıştıktan sonra kendi bakış açınızı sergilemeniz çok daha doğru olur. İnsanlar, dinlendiklerini gördükçe, karşılarındakileri daha çok dinlerler. Anlaşılmaya çalışıldıklarını düşündükçe, anlamaya çalışırlar.
Biri, bizi eleştirmeye kalkışınca, hemen, onun doğru düşünmediği izlenimine kapılma ve savunmaya geçme eğiliminde oluruz. Eleştiri söylemlerini duymak hiç öyle kolay değildir ve kimsenin hoşuna gitmez; ayrıca, yapılan eleştiriler, genellikle eleştiriyi getiren kişinin yaşadığı duygulardan ötürü abartılı bir biçimde dile getirileceği için, bu sözleri duymak öyle hiç kolay olmaz; ancak, karşımızdaki kişinin incinmişliğini, kırılmışlığını, yaşadığı acıyı dinlemek ve bunlar için eşduyum (empati) yapmak, sağlıklı iletişim için büyük önem taşır. Ayrıca, söylediklerindeki gerçeklik payına da bakmak gerekir, karşımızdaki kişinin söyledikleri bizim için çok iyi bir geri bildirim alabilir ve söylediklerinden, hiç bilmediğimiz, çok değerli birtakım bilgiler edinebiliriz.
Etkin iletişim, yapılan yanlışı kabul etmeyi de kapsar; bu bir olgunluk belirtisidir. Bir çatışma yaşanırken, herkes kendi payına düşen sorumluluğu kabul etmeye istekli olursa (ki yaşanan bir çatışmada, çoğu zaman, her iki yanın da bir ölçüde sorumluluğu vardır), karşılıklı anlayış ortamı daha çabuk kurulur ve ortak bir çözüm arayışına daha kolay girilir.
Yaşadığınız bir çatışmanın getirdiği tartışma sırasında, “Her şeyi berbat ettin” gibi suçlayıcı bir dil kullanmak yerine, duygularınızı da işe kattığınız, “Ben” dilini kullanmak çok daha etkili olur. Sözgelimi, “Böyle bir tepkiyle karşılaşınca, kendimi çok kötü hissettim” deyince, karşınızdaki kişi saldırıya uğramadığı düşüncesiyle sizi daha çok anlamaya çalışacaktır.
Tartışma sırasında amaç, sürdürülen tartışmayı kazanmak, hiç tartışmasız “haklı” olduğunu göstermek ve üste çıkmak olmamalı; her iki yanın da gereksinmelerini karşılayan çözümler bulmaya çalışılmalıdır. Belirli bir konuda uzlaşmak ya da her iki yanın da gereksinmelerinin karşılık bulduğu yaratıcı yeni bir çözüm bulmak çok daha anlamlı olur. Sağlıklı iletişim, her iki yanı da mutlu eden bir çözüm arayışında olmayı gerektirir.
Kimi zaman, tartışma ortamı öyle gerilir ki, tartışmayı bir kavgaya dönüştürmeden sürdürmek olanaksız bir duruma gelir. Yanlardan biri öfkesini denetleyemiyorsa, yapıcı bir çözüm arayışında olmaktansa, yıkıcı birtakım söylemler kullanıyorsa, her iki yan da bir ölçüde yatışana dek tartışmaya ara vermek en iyisi olabilir. Bu arada bir yürüyüşe çıkmak, bir duş almak, üzerinden bir zaman geçmesini istemek, uyuyup uyandıktan sonra yeniden konuşmaya başlamayı istemek en doğrusu olabilir. Gerçek bir çözüm bulma arayışıyla, karşılıklı saygının olduğu, yanların birbirlerinin bakış açılarını ve beklentilerini dinlemeye hazır olduğu bir ortam sağlanabilirse, yaşanan çatışmalara da bir çözüm bulunabilir. Amaç, ilişkiyi bitirmek değilse, iletişimi de bitirmemek gerekir. Gerçekte, kimi çatışmalar, insanların birbirleriyle daha çok yakınlaşmaları için iyi bir fırsattır, bunun doğru değerlendirilmesi gerekir…