Kendine Dönüklük
Sağlıksız bir kendine dönüklük olan özseverlik ya da narsisistlik (narsisizm), ilk kez 1898 yılında, bir deneme yazarı da olan, İngiliz psikolog Havelock Ellis tarafından tanımlanmıştır. Narsisizm, şişik bir benlik algısı ve sınırsız başarı, varsıllık, güç, zeka, güzellik ya da yüce bir sevgi gibi düşlemlerle aşırı uğraş ile birlikte, ancak narsisist özgüvenin sarsılması ile ortadan kalkan soğukkanlı bir duruş ve başkalarını sömürme eğilimi örüntüsünün olduğu bir durumdur. Bu terim, söylencebilimde (mitolojide), su birikintisinde kendi yansımasına aşık olan, güzelliğiyle ünlü Yunan tanrısı Narsissus’dan gelir. Sigmund Freud’a göre narsisizm, çocuk gelişiminin olağan bir aşamasıdır, ancak ergenlik yıllarından sonra ortaya çıkarsa bir bozukluk olarak düşünülebilir.
Narsisizm ile ilgili, Avusturyalı psikanalistler Heinz Kohut ve Otto Kernberg’in kuramları, erişkin narsisizminin, erken çocukluk yaşantılarından köken aldığını ileri sürer. Her ikisi de, erişkin narsisist kişilik bozukluğunun kökeninde, küçük yaşlardaki anababa ilişkilerinin yattığını öne sürer. Kohut’a göre, anababa eşduyumdan yoksunsa ve çocuğunu yeterince onamamışsa ve onun için iyi bir erişkin örneği olmamışsa sorunlar baş gösterir. Dolayısıyla çocuk gelişemez ve gerçekçi olmaktan uzak, büyüklenen benliği sürüp gider. Ancak, çocuğun erken narsisist gereksinimleri yeterince karşılanırsa, onun “olumlu benlik algısının olgun biçimi olan, kendine güven aşaması”na geçilir.
Kernberg’in kuramı, bunun tersine, narsisizmi bir savunma olarak görür. Bunun, çocuğun, anababasının soğukluğuna ve eşduyum yoksunluğuna verdiği tepkiden kaynaklandığını söyler. Kernberg’e göre, çocuk duygusal açıdan aç kalır ve anababasının kendisine gereken ilgiyi göstermemesine büyük bir öfkeyle karşılık verir. Bu görüşe göre, narsisist savunma, büyüklenerek ve şişinerek başkalarının beğenisini kazanmaya yönelik bir savunmadır. Kernberg’in görüşüne göre, narsisistler, dışarıdan bakıldığında büyüklenen, ancak kendi içlerinde kolay incinir, kırılgan ve benlik değerini sorgulayan insanlardır.
Öte yandan, Ronnie Solan, sağlıklı narsisistleri tanımlanmıştır. Sağlıksız narsisistler büyüklenirlerken, sağlıklı narsisistler gerçeklikle uyumlu bir biçimde kendilerine aşırı güven duyarlar; sağlıksız narsisistler her ne pahasına olursa olsun güç elde etmek isterlerken, sağlıklı narsisistler güç sahibi olmaktan hoşlanırlar; sağlıksız narsisistler bir pişmanlık duymadan başkalarını sömürür ve aşağılarlarken, sağlıklı narsisistler böyle bir tutum içinde olmazlar; sağlıksız narsisistlerin özdeğerleri yoktur, kolay sıkılırlar ve sıklıkla yön değiştirirler, oysa sağlıklı narsisistlerin özdeğerleri vardır ve belirli bir çizgi üzerine ilerlerler; sağlıksız narsisistler başkalarına karşı düşünceli değillerken, sağlıklı narsisistler başkalarıyla aralarına gerekli sınırları koyarlar.
Sağlıksız narsisistlerin benlik saygıları yüksek gibi görünürse de, gerçekte kırılgan ve güvensizdirler ve kendilerini algılamaları günden güne değişir. Kendilerini olumlu birtakım terimlerle tanımlıyor olsalar da, kendileriyle ilgili bilinçdışı algıları öyle pek olumlu değildir.
Narsisistlerin olumlu, ancak güvensiz benlik algıları, başkalarının kendileriyle ilgili ne düşündüklerine çok önem vermelerine ve bunlara çok tepki göstermelerine neden olur. Ayrıca başkalarının kendilerini çok beğendiklerini ve çok saygı gördüklerini de bilmek isterler. Sevilmekten ve kabul görmekten çok, kendilerine hayran olunmasından ve üstün görülmekten hoşlanırlar. Benlik saygıları, ne ölçüde kendilerine hayran olunduğuna bağlıdır. Ancak kendilerine gözdağı verilmiş gibi hissederlerse, buna güceniklik ya da kızgınlıkla tepki gösterirler. Kimi zaman saldırgan bile olabilirler.
Narsisizm, kişinin, başkalarının gereksinmelerini yok saymaya neden olacak bir biçimde, kendisiyle aşırı ilgili olması olarak da tanımlanabilir.
Narsisist kişilik bozukluğu, toplumun yaklaşık yüzde 1’inde görülen bir bozukluktur. Kimi çalışmalarda bu oranın yüzde 6’lara dek çıktığı görülmüştür. Erkeklerde daha sık görülür. Olguların yaklaşık 2/3’ü erkeklerdir.
Narsisist kişilik bozukluğu olanlarda, başkalarının kendilerini nasıl algıladığıyla ilgili olarak takıntılı bir ilgi vardır. Bu kişilerin benlik algılarının tek kaynağı, başkalarının kendilerine olan saygıları ve hayranlıklarıdır. Büyük ölçüde şişik bir benlikleri vardır. Kimileri çok yüksek bir benlik saygısı ile çok düşük bir benlik saygısı arasında gidip gelir ya da başkalarında yeterli bir hayranlık uyandırmadıklarında benlik saygıları düşer. Bu kişiler, başkalarının duygularını göremeyecek, algılayamayacak ya da başkalarının duygularıyla eşduyum yapamayacak denli kendileriyle aşırı ilgilidirler. Başkalarının gereksinmelerini göremezler. Özel ilgiyi, özel davranılmayı, kayırılmayı hak ettikleri duygusu içindedirler. Başkalarının hayranlığını kazanmak için ilgi çekme davranışları sergilerler. Bu, “Bay önemli”ler, çakar lamba takılmış arabalarla gezmeyi severler. Kamu görevlileri ile bir sorun yaşadıklarında, “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” demeyi çok severler.
Narsisist kişiler, aşırı başarı, güç ya da ün sahibi olma düşlemleriyle aşırı uğraş, sürekli bir olumlanma ve kendisine hayranlık duyulması gereksinmesi, başkalarını, özellikle onların başarılarını kıskanma ya da başkalarının kendilerini kıskandığını düşünme, şişik bir benlik algısı, kendilerinin çok özel ve eşsiz olduğunu düşünme, gerçekçi olmayan beklentiler içinde olma, başkalarını sömürme, sağlıklı ilişkiler sürdürememe, eşduyum yapamama ya da davranışlarının sorumluluğunu alamama ve eleştiriye gelememe ya da hiçbir eleştiriyi kaldıramama gibi belirtilerin birçoğunu sergilerler.
Narsisist kişilik bozukluğunun dört alt türünün olduğundan söz edilmiştir. Bunlardan birincisi “yüksek işlevsellik gösteren”lerdir. Bu kişiler, narsisist gereksinmelerini karşılayacak yeterli bir hayranlık toplayabilen insanlardır. Çoğunlukla üst düzeyde başarılı ve hayranlık duyulan kişilerdir. İkinci alttür, “orta düzeyde işlevsellik gösteren”lerdir. Bu kişiler, önemli bir kişi olduklarına ilişkin büyüklenme algısı içindedirler ve genellikle kişilerarası ilişkilerinde başarılı olamazlarsa ve yaptıkları iş, hayranlık uyandırma gereksinmelerini karşılayamazsa güçlükler yaşarlar. Diğer bir alttür, “kötücül (malign) narsisistler”dir. Bu kişiler, alışılageldik narsisist kişilik bozukluğunun özelliklerinin yanı sıra toplumdışı (antisosyal) kişilik özellikleri de sergilerler. Kuşkucu (paranoid), saldırgan (agresif) ya da elezer (sadist) olabilirler. Son bir alttür, “eşlik eden sınırda (borderline) özellikler gösteren narsisistler”dir. Sınırda kişilik bozukluğu olanlar, tutarlı bir benlik algısını sürdürmekte güçlük çekerler. Narsisist kişilik bozukluğu ile sınırda kişilik bozukluğu bir arada görüldüğünde, kişi, büyüklenme ile kendi yaşamına son verme uçları arasında gidip gelebilir.
Kişilik bozukluklarının tedavisi çok güçtür. Narsisist kişilik bozukluğu olan kişiler genelde tedavi arayışında olmazlar ve çoğu zaman narsisizmleriyle ilgili olarak ileri derecede savunucudurlar. Tedavi arayışında olsalar bile, narsisist özelliklerini tanımakta güçlük çekebilirler ve terapiyi de, hayranlık uyandırmak ya da yaşadıkları güçlükler için başkalarını suçlamak için kullanırlar. Terapiye gitmeye zorlanırlarsa terapide pek başarılı olunamaz. Ancak, kişilik özelliklerinin, yaşam niteliklerini, ilişkilerini nasıl olumsuz etkilediğini ve başarılarını nasıl engellediğini görmeleri sağlanırsa terapi için istekli olabilirler. Terapide daha çok özgül birtakım belirtilere odaklanılır. Etkin bir terapi, özellikle iki alana odaklanır. Bunlardan birincisi, bu kişilerin, sözgelimi özel davranılma haklarının olduğu, kendileri her ne istiyorsa yapılacağına ilişkin gerçekçi olmayan beklentileri gibi yerleşik düşüncelerine ve duygularına odaklanılır. İkincisi, gösterdikleri davranışlara odaklanılır. Etkin bir terapide, yaşadıkları duygularının davranışlarını nasıl yönlendirdiğini görmeleri sağlanır. Daha sonra, davranış değişikliği göstermeleri için birtakım amaçlar belirlemelerine çalışılır.
Narsisist bir kişi ile baş edebilmek için atılması gereken ilk adım onları olduğu gibi kabul etmektir. Bu kişilerin kendi benlik algınızı değiştirmelerine izin vermemeniz gerekir. Bu kişilerin söz ve davranışlarının sizi nasıl etkilediğini açık açık söylemeniz gerekir. Neleri kabul edip edemeyeceğini ve size nasıl davranılmasını beklediğinizi açıklıkla belirtmeniz gerekir. Bu kişiler, sınırlarını bilemeyebilirler, çizmeden yukarı çıkabilirler; bu yüzden araya belirgin sınırlar koymanız gerekebilir. Siz, kendinizi doğru ortaya koyunca ve onlara sınır koyunca tepki vermeye kalkacak ve sizi suçlu hissettirmeye kalkacaklardır. Geri adım atacak olursanız artık sizi önemsemeyeceklerdir. Bu kişiler genelde yanlışlarını kabul etmezler ve sizi incitmiş olmanın sorumluluğunu almazlar. Kendi olumsuz duygularını size ya da bir başkasına yansıtırlar. Suçlanmayı kabul ederek aranızda bir barış sağlama eğiliminde olabilirsiniz, ancak onların benlik algılarını korumak için kendinizi küçük düşürmek durumunda değilsiniz.
Birlikte olduğunuz kişinin bir narsisist olduğunu nasıl anlarsınız? Bu kişiler, ilk bakışta çok çekicidirler. Başlangıçta bir “masal gibi” bir birlikteliğiniz olur. Sizi sevgi sözcüklerine boğarlar. Ancak onları bir düş kırıklığına uğratacak olursanız, birden bir dönüş yaparlar. Bu kişiler, sürekli olarak kendilerinden söz ederler ve karşılarındakilerde bir hayranlık uyandırmak için, ne denli özel biri olduklarını, ne büyük başarılarının olduğunu abartarak anlatırlar. Karşılarındakini dinlemekten çok kendilerini anlatmaya kendilerini kaptırırlar. Onlar, ancak sizin övgülerinizle beslenirler. Siz kendilğinden bir övgüde bulunmazsanız, onlar buna “çanak tutarlar”. Kendilerinin ne denli özel olduğunun söylenmesi ve kendilerine hayranlık duyulması beklentisi içindedirler. Bu kişiler, kendilerini üstün görmek için, ya başkalarının kendilerini yüceltmesini beklerler ya da kendileri başkalarını aşağılama gereği duyarlar. Başkalarının duygularını okuyamazlar ve başkalarının duygu ve düşüncelerine karşı genelde duyarsızdırlar. Bu yüzden, ilişkileri pek uzun sürmez. Uzun süreli, gerçek dostları ve dostlukları yoktur. Bu kişiler, sürekli olarak karşılarındaki kişileri suçlarlar. Her ne yapıyorsanız, her ne yiyor, her ne giyiyorsanız, her kimle birlikte oluyorsanız, bu, onlar için sorun olur. Sizi aşağılarlar, size ad takarlar, sizi incitirler ve size takılırlar. Amaçları, kendi benlik saygılarını yüceltmek için, başkalarının benlik saygılarını düşürmektir, böylece kendilerini güçlü hissederler. Dahası, söylediklerine tepki gösterilmesi, gösterdikleri tutum ve davranışları pekiştirir. Narsisistler tepki gösterilmesinden hoşlanırlar, çünkü tepki görmelerini, başkalarının duygusal durumlarını etkileyebilme güçlerinin olduğu biçiminde yorumlarlar. Bu kişiler, gösterdikleri tutum ve davranışlarla, size, kendinizi kötü hissettirirler. Her zaman olduğunuz gibi olmadığınızdan kuşkuya kapılabilirsiniz, kendinize güveniniz azabilir, aşırı duyarlı olup olmadığınızı düşünmeye başlarsınız, her ne yaparsanız yapın yanlış yapıyormuşsunuz gibi bir izlenime kapılırsınız, işler yolunda gitmeyince, bundan kendinizi sorumlu tutmaya başlarsınız, sık sık özür dilemek zorunda kaldığınızı görürsünüz ve size karşı yapılan yanlışlar karşısında doğru tepki verip vermediğinizden emin olamamaya başlarsınız. Böylece kendinizden bile kuşkuya düşmeye başlarsınız. Bu da onların “ekmeğine yağ sürer” ve üste çıkmış olurlar. Bu kişiler, kendilerinin her zaman haklı olduğunu düşünürler ve hiçbir zaman özür dilemezler. Onlarla uzlaşmak neredeyse olanaksızdır. Onlar, arada bir anlaşmazlık olup olmadığını düşünüyor bile değildirler, size, kendilerince bir gerçeği öğretmeye çalışıyorlardır. Birlikte olduğunuz kişi sizi duymuyorsa, sizi anlamıyorsa, anlaşmazlıklarda hiçbir sorumluluğu üzerine almıyorsa ve hiçbir zaman uzlaşmaya çalışmıyorsa, büyük bir olasılıkla bir narsisistle birliktesiniz demektir. Ayrılmaya karar verecek olursanız da, sizi incitme konusunda kararlı olurlar. Böyle bir kişiyle ayrılmaya karar vermişseniz herhangi bir tartışmaya girmemeniz en doğrusu olur. Kavgadan kaçılması onları “deli eder”. Ne denli az kavga edecek olursanız, onların eline o denli daha az güç vermiş olursunuz.
Narsisist kişilerle etkileşirken birtakım tutum ve davranışlardan kaçınmanız gerekir. Öncelikle onların görünüşlerine kanmamalısınız. Kendilerini üstün ve kendine güvenli olarak sunarlarken, alttan alta büyük bir güvensizlik içindedirler; tutum ve davranışlarıyla kendi içlerindeki boşluğu gizlemeye çalışıyorlardır. Özel bilgilerinizi onlarla sakın paylaşmayın, çünkü bunları size karşı kullanabilirler. Özellikle kırılgan olduğunuz ya da yardıma gereksindiğiniz zamanlarda, sizi aşağılamak ya da ellerinde oynatmak için her yola başvurabilirler. Onlarla bir etkileşim içindeyken, düşünce ya da duygularınızı açıklamak ya da doğrulatmak gereksinimi içinde olmamalısınız. Dahası, bir narsisist ile tartışmaya girmek ya da ona karşı kendini korumaya çalışmak bir yarar sağlamaz. Narsisistler, karşılarındakini dinlemeyle değil, oyunu kazanmakla, iletişimde olmakla değil, bir yarışma içinde olmakla ilgilidirler. Narsisistlerin, bir türlü doyum bilmeyen ilgi görme açlıkları, çevrelerindeki insanların içsel gücünü tüketebilir. Dolayısıyla, çevrelerindeki insanlar yorgun ve bitkin düşebilirler ya da karşı karşıya kaldıkları sağlıksız davranışlara artık tepki veremez olurlar. Burada bir yanlışa düşmeyin. Aldatılmak, elde oynatılmak ya da aşağılanmak, sağlıksız ve yanlış davranışlardır. Bunların ayrımında olmanız gerekir. Narsisistlerin olumsuz davranışları için bir sorumluluk duymalarını beklemek boşuna zaman yitirmek demektir. Narsisistlerin, sizin değer yargılarınıza ve dünya görüşünüze saygı göstereceklerini de beklemeyin. Narsisistler, başkalarını kendileriyle eşit değerde görmekten çok, bir doyum kaynağı olarak görürler. Dolayısıyla yanlış birtakım beklentilerden uzaklaşarak aranıza sınır koymanız gerekir. Bu kişileri kendi kurdukları oyunda yenmeye kalkmayın. Onlar, yitirmekten, kendini aşağı hissetmekten ve aşağılanmaktan öylesine korkarlar ki, her ne pahasına olursa olsun, yaratmaya çalıştıkları dışsal imgelerini (imajlarını) korumaya çalışırlar ve bu konuda da oldukça deneyimlidirler. Bu yüzden, onların oyununa gelmeyin ve kendi oyununuzu oynayın ve kendi değer yargılarınıza bağlı kalın. Ayrıca bu kişilerin yaptıklarını kişisel de almayın. Bu kişiler, başkalarını kullanmakta da oldukça beceriklidirler. Size karşı söylediklerini ya da yaptıklarını kişisel alırsanız, sizi ele geçirmiş olurlar. Bu da, tam yapmak istedikleri şeydir. Narsisistlerin çıkarcı davranışları yaralayıcı olabilir, ancak bunu kimseye özel olarak değil, karşılarına çıkan herkese yaparlar. Bu kişilerin eşduyum yapacaklarını ya da adil davranacaklarını da beklememelisiniz. Büyüklenmeleri, başkalarını daha aşağı görmelerine neden olur. Bir narsisistten, eşitlik ve karşılıklı sevgi ve saygı görmeyi beklemektense, kendinize saygı duymaya çalışın. Ayrıca bu kişilerin değişeceğini de pek beklemeyin. Kimi davranışlarını zamanla değiştirirlerse de, genel tutumları yaşam boyu sürer gider. Değişecek olmalarını beklemektense, kendinizi nasıl koruyacağınızı düşünseniz çok daha iyi olur…