Mutlu Olma Sorumluluğu
Mutluluk bir sorumluluktur. Sizin sorumluluğunuzdur, sizin sorumluluğunuzdadır… Birçok insan, mutlu olmak için, bir olayın olmasını, bir başkasının ya da başkalarının kendisini mutlu etmesini bekler. Başkalarının sizi mutlu etmesini beklerseniz, çoğu zaman büyük bir düş kırıklığı yaşarsanız. Mutluluğundan sorumlu olmak demek, mutsuzluğundan ötürü başkalarını ya da koşulları suçlamamak demektir. Mutluluğundan sorumlu olmak demek, başkalarının olumsuz davranışlarına karşın ve dış etkenlerden bağımsız olarak mutlu olabilmeyi başarabilmek demektir. Mutluluk, kişinin başına gelen ya da karşılaştığı olaylar, içinde bulunduğu koşullar, yaşantılar ya da yaşanan deneyimlerden çok, kişinin bunlara karşı gösterdiği tutuma bağlıdır.
İnsanlar, çoğu zaman, altından kalkılması zor bir durumla karşılaştıklarında, bu sorumluluklarını kolaylıkla unutabilirler ve mutluluğu elden bırakmadan, nasıl dingin bir biçimde, işlevsel tepki gösterebileceklerini göremeyebilirler.
Dışımızdaki birçok etken, bize daha iyi yaşam koşulları sunabilir, ancak mutluluğun kaynağı bunlar değildir. Ünlü psikiyatrist Viktor Frankl, “Elimizden alınamayacak tek bir özgürlüğümüz vardır, o da hangi durumda nasıl bir tepki göstereceğimizi seçme özgürlüğümüzdür. Özgürlüklerimizin en sonuncusu, herhangi bir durumda, nasıl bir tutum takınacağımızı seçme özgürlüğümüzdür” demiştir.
Diğer bir deyişle, “Özgürlük, hangi yükü taşıyacağını seçmek” demektir. Sorumluluklarınızdan kaçabilirsiniz, ancak sorumsuzluklarınızın sonuçlarından kaçamazsınız.
Mutluluk bir seçimdir… Duygularınızı seçebilirsiniz. Kimsenin mutluluğunuzu çalmasına izin vermeyebilirsiniz. Mutlu olabilmek için, size sevinç kaynağı olabilecek ve mutluluk yaşatacak ve size zarar vermeyen birtakım “mutluluk eylemleri”nde bulunabilirsiniz. Üretken olmaya ve kendinizi gerçekleştirmeye çalışabilirsiniz; günlük olaylar içinde yuvarlanıp gitmeden yaşamınızı yapılandırabilirsiniz, yaşam resminin bütününü görmeye çalışabilirsiniz; dışadönük olabilir ve insanlarla iyi bir iletişim içinde olabilirsiniz; yaşamınızda sevdiğiniz kişiler ve sevdiğiniz özel bir kişi olabilir; içinde bulunduğunuz anda yaşayabilir, geçmiş için kendini eleştirip kınamaktan, gelecek için gereksiz kaygı ve kuruntulardan uzak durmaya çalışabilirsiniz; iyimser düşünebilir, umut taşıyabilir ve olumsuz duygulardan uzak durmaya çalışabilirsiniz. Mutluluğun kaynakları bunlardır…
Kendinizi olduğu gibi kabul edin… Denetiminiz dışındaki olayları olduğu gibi kabul edin…. Değiştiremeyeceklerinizi olduğu gibi kabul edin… Kendinizi başkalarıyla karşılaştırmayı bırakın. Kendinizi, bugün bir başkasıyla karşılaştırmaktansa, dün kim olduğunuzla karşılaştırın. “Kendini sevmek demek, özgüvene sahip olmak demek, kendininin başkalarından daha iyi olduğunu düşünmek değil, kendini başkalarıyla karşılaştırma gereği duymamaktır.” Kendinizi, kendi içinizde değerlendirin. “Dün olduğumdan daha iyi olmak istiyorum” dediğiniz sürece, dünyaya yeni bir bakış açısıyla bakmaya başlayacak, yaşama daha çok anlam yükleyecek ve belirli bir amacınız olacaktır. “Dünya, bizim ona verdiğimiz anlam dışında hiçbir anlam taşımaz.”
Bugün ne için bir gönül borcu duyuyorsunız (şükrediyorsunuz)? Bunları her gün yeniden bulmaya çalışın ve günlüğünüze yazın. Her gün aynı şeyleri yazmayın. Gönül borcu duyduğunuz şeyleri her gün yeniden yeniden bulmaya çalışırsanız, yaşama daha olumlu bakmaya çalışacaksınız. Yaşamın olumlu yanlarını, olumsuz yanlarından daha çok görmeye başlayacaksınız.
Mutluluk, ulaşılacak bir yer değildir, bir alışkanlıktır, bir düşünme alışkanlığıdır. “Siz izin vermedikçe, hiçbir olay ya da hiçbir kimse, size, kendinizi kötü hissettiremez, sizi mutsuz edemez.”
Kendinizi gerçekleştirmeyi, kabullenmeyi, gönül borcu duymayı ve yaşamınızı dolu dolu yaşamayı öğrendikçe, yaşam doyumunun tadını çıkartacak, ayrıca yaşamın güçlükleriyle daha kolay başa çıkabildiğinizi göreceksiniz… Böylece sorumluluğunuzu yerine getirmiş olacaksınız…