Mutluluk ve Başarı Arasındaki İlişki
Yapılan bütün çalışmalar, mutlu insanların, arkadaşlık, evlilik, iş, gelir düzeyi ve sağlık gibi yaşamın değişik alanlarında başarılı olduklarını göstermiştir. Araştırmalar, mutlulukla başarı arasında karşılıklı bir ilişki olduğunu göstermiştir. Gösterilen başarı, mutlu olmaya katkıda bulunurken; yaşanan mutluluk da, başarılı olmaya katkıda bulunmaktadır. Bütün diğer değişkenlerin eşit olması ön koşuluyla, mutlu insanların ilişkileri daha iyidir, işlerinde sürekli daha iyiye giderler, daha iyi ve daha uzun yaşarlar.
Mutlu insan, yaşamının bir amacı olduğu algısını taşımasının yanı sıra olumlu duygular yaşamanın da tadını çıkartan insandır. Bu tanım, tek bir anla sınırlı değildir, kişinin yaşantılarının genel bir bütünü ile ilişkilidir. Kişi, zaman zaman duygusal acılar çekiyor olsa da, genelde, yine de mutlu olabilir. Dolayısıyla mutluluğun iki ayağı vardır. Bunlardan biri, yaşadıklarından tat alma (yaşanan an’a ilişkin); diğeri, yaşadıklarında bir anlam bulmadır (geleceğe ilişkin).
Mutlu insanlar da birtakım iniş çıkışlar yaşarlar, ancak genelde olumlu bir tutum sergilerler. Çoğu zaman, çökkünlük, kaygı, öfke ve suçluluk duyma gibi olumsuz birtakım duyguları değil; sevinç duyma, keyif alma, zevk alma, hoşlanma gibi olumlu birtakım duyguları yaşarlar. Mutlu olabilmek için, ne gibi sınavlardan geçiyor olursak olalım, ne gibi acılar ya da sıkıntılar yaşıyor olursak olalım, yaşıyor olmanın tadını çıkartabiliyor olmamız gerekir.
Olumlu duygular yaşıyor olmak, mutluluk için gerekli, ancak yeterli değildir. Anlamlı bir yaşam sürüyor olmak da gerekir. Anlamlı bir yaşam derken, bir amacının olduğu bir yaşamdan söz edilirse de; burada, bir amacının olması demek, yalnızca kendine birtakım hedefler koymuş olmak demek değildir. Birtakım hedeflerinin olması, hatta bunlara ulaşıyor olmak, amaçlı bir varoluşun güvencesi değildir. Kendi kendimize koyduğumuz hedefler içsel olarak bizim için büyük bir anlam taşıyorsa, bunlara yürekten inanıyorsak, ancak o zaman, bir amacımız olduğu algısı içinde oluruz. Anlamlı bir yaşamımızın olabilmesi için, toplumun bize dayattığı ölçülerin ve beklentilerin ötesinde, bizim için özel önemi olan, kendi kendimize, kendi içimizde geliştirdiğimiz ve yürekten inandığımız birtakım amaçlarımızın olması gerekir. Burada önemli olan, amaçlarımızın, başkalarının beklentilerinden çok, kendi değerlerimizle ve tutkularımızla örtüşmesidir. Diğer yandan, kendi yeterliklerimizi ne ölçüde kullanabilirsek, kendimizi ne denli gerçekleştirebilirsek, kendimiz için o denli anlamlı bir yaşam sürdüğümüz algısı içinde oluruz.